Hanefî Mezhebinde Bir Yorum Yöntemi Olarak Siyaset: Siyaset Cezasının Ortaya Çıkışı
Siyaset cezası devlet başkanına tanınmış olan ağır cezalandırma yetkisini veya ağır cezaları ifade eden bir terimdir. İslam ceza hukukunun meşruiyet açısından en tartışmalı konularından birisini teşkil eden siyaset cezasının şer´îliği gerek tarihsel süreç içerisinde gerekse de modern dönemde üzerind...
Saved in:
Main Author: | |
---|---|
Format: | Article |
Language: | English |
Published: |
Anadolu Ilahiyat Akademisi
2025-06-01
|
Series: | Eskiyeni |
Subjects: | |
Online Access: | https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/4289906 |
Tags: |
Add Tag
No Tags, Be the first to tag this record!
|
Summary: | Siyaset cezası devlet başkanına tanınmış olan ağır cezalandırma yetkisini veya ağır cezaları ifade eden bir terimdir. İslam ceza hukukunun meşruiyet açısından en tartışmalı konularından birisini teşkil eden siyaset cezasının şer´îliği gerek tarihsel süreç içerisinde gerekse de modern dönemde üzerinde durulan önemli konuların başında gelmektedir. Bu cezanın şeriattan bir sapma olduğunu iddia edenler olduğu gibi şer´î olduğunu söyleyen hukukçular da bulunmaktadır. Bu makale siyaset cezasının ilk olarak hangi muhitte çıktığına, kavramsallaşma sürecine ve onu doğuran sebeplere odaklanmaktadır. Bunu yaparken söz konusu cezanın klasik eserlerde izi sürülmüş ve recm cezası ile birlikte celde cezasının veya celde cezası ile birlikte sürgün cezasının verileceğini söyleyen rivayet, mürted kadının öldürülmesini ifade eden rivayet ve uygulamalar, kefen soyucuya el kesme cezasının verileceğine dair rivayet ile işkence yasağına aykırı rivayetler gibi bazı örnek meseleler üzerinden bu cezanın teorik temellendirmesi yapılmıştır. Bu terime ilk olarak Orta Asya Hanefîlerinden Ebû Zeyd ed-Debûsî’nin (öl. 430/1039) eserlerinde rastlanır. Aynı dönemin Bağdat Hanefîlerinden Cessâs (öl. 370/981), Kudûrî (öl. 428/1037) ve Nâtifî’nin (öl. 446/1054) eserlerinde böyle bir kavrama rastlanılmaması, bunu ilk defa Orta-Asya-İran bölgesindeki Hanefîlerin geliştirmiş olduğunu söylemeyi mümkün kılmaktadır. Her ne kadar aynı dönem Bağdat Hanefîlerinde devlet başkanına tanınmış olan bir yetkiden bahsedilse de isimlendirme Bağdat bölgesi fakihleri tarafından yapılmamıştır. Debûsî ve sonrasında Şemsü’l-eimme Serahsî (öl. 483/1090) tarafından kullanılan siyaset cezasında öne çıkan esas unsur, Hanefî mezhebinin genel had ve tazir teorisine uymayan; ancak Hz. Peygamber ve sahabîlerden rivayet edilen bazı ağır cezalarla ilgili haberlerin te’vilinin siyaset adıyla mezhep içerisinde kabul edilebilir bir hale getirilmesidir. Böyle bir te’ville hem sahih yolla gelen haber kabul edilmiş oluyor, hem de mezhebin had ve tazir teorisine herhangi bir halel getirilmemiş oluyordu. |
---|---|
ISSN: | 2636-8536 |