Din Arkeolojisi ve Göbekli Tepe, Yazar: Bilal Toprak, (İstanbul: Milel Nihal Yayınları, 2020, 1. Baskı, 335 Sayfa)

Bilal Toprak’ın Din Arkeolojisi ve Göbekli Tepe kitabını önemli kılan husus, dinler tarihi ve arkeolojiyi Göbekli Tepe özelinde birleştirerek disiplinler arası din arkeolojisi alanını inşa etme zorunluluğunu iddia etmesidir. Bu süreçte yazar, Göbekli Tepe üzerinden insanlık tarihine; din, kültür, sa...

Full description

Saved in:
Bibliographic Details
Main Author: Yersultan Alaidar
Format: Article
Language:English
Published: Ordu Üniversitesi 2025-03-01
Series:Ordu İlahiyat
Subjects:
Online Access:https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/4413416
Tags: Add Tag
No Tags, Be the first to tag this record!
Description
Summary:Bilal Toprak’ın Din Arkeolojisi ve Göbekli Tepe kitabını önemli kılan husus, dinler tarihi ve arkeolojiyi Göbekli Tepe özelinde birleştirerek disiplinler arası din arkeolojisi alanını inşa etme zorunluluğunu iddia etmesidir. Bu süreçte yazar, Göbekli Tepe üzerinden insanlık tarihine; din, kültür, sanat ve sosyal hayat gibi çeşitli açılardan bütüncül bir bakış açısıyla yaklaşılması gerektiğini gösterir. Yazar için arkeoloji ve dinler tarihindeki geçmişe yönelik indirgemeci ve evrimci teorilerin tümünü çürüten Göbekli Tepe; din, sanat, kültür ve tarih hakkındaki görüşlerimizi kökten değiştiren büyük bir dönüm noktasıdır. Yani Göbekli Tepe’nin bütüncül anlamının ortaya çıkması dünya medeniyet tarihine geniş ve kapsamlı yeni bir dünya görüşü kazandırabilir. Bu nedenle de yazar, somut yapılar ve soyut sembollerle dolu Göbekli Tepe’nin bütüncül anlamının, dinler tarihi ve arkeolojinin birleşmesinden doğan disiplinler arası yeni bir alan olan din arkeolojisi tarafından keşfedilebileceğini düşünmektedir. Bu fikir, Göbekli Tepe’nin bütüncül bir yaklaşımla incelenmesi ile inşa edilmesi gereken din arkeolojisi alanı arasında doğrudan bir ilişki olduğu varsayımına dayanır. Nitekim Göbekli Tepe’nin, din ile maddi kültür arasındaki ilişkiyi açık bir şekilde ortaya koyması da arkeoloji ve dinler tarihi alanlarının ortak bir amaç doğrultusunda birleşmesine imkân tanımaktadır. Bu bağlamda yazar disiplinler arası din arkeolojisini oluşturmanın ön koşulu olarak, her iki alan için ortak yeni bir dilin inşa edilmesi gerektiğini iddia etmektedir. Bu doğrultuda dinler tarihi ve arkeoloji alanlarında üretilen indirgemeci kavramlar ile ideolojik tanımlamalara eleştiriler getirmek suretiyle yeni bir tartışma başlatması eserin önemini daha da arttırmaktadır. Bu kavramların ve tanımlamaların ideolojik ve evrimci yaklaşımlar çerçevesinde üretildiğini belirten yazar, bunların hâlâ yaygın bir şekilde kullanılmasının, farklı toplumların dini inançlarını araştırmada ciddi sorunlar yarattığını vurgulamaktadır. Dinler tarihinde bu sorunlar, “ilkel dinleri” tanımlamak için tercih edilen kavramların içerdiği aşağılayıcı ve ötekileştirici mesajlarda; İslam ve Budizm gibi “dünya dinlerini” ifade etmek için kullanılmasına rağmen aslında Hıristiyan geleneğini temsil eden kavramların indirgemeci boyutlarında kendini göstermektedir. Arkeoloji alanında ise bu durum, onun doğuşundan itibaren ideolojik görevler üstlenmesiyle belirginleşmektedir. Bu eleştirileri yaparken yazarın, Göbekli Tepe'yi bir parametre olarak ele aldığı bilinmektedir. Özellikle bu sorunlu kavramların yerine alternatifler önermesi ya da teklifler sunması, yazarın görüşlerini daha da tutarlı kılmaktadır. Bunların yanı sıra, yazarın arkeoloji ve dinler tarihindeki önemli konuları ve farklı görüşleri ayrıntılı bir şekilde tartışması, kitabın değerini biraz daha artırmaktadır.
ISSN:3062-0287