ARNAVUTLUK MECLİS-İ MÜESSESAT AZASINDAN TÜRK VE BEKTAŞİ MUHİBLERİNDEN S. LUZAT’IN MUSTAFA KEMAL PAŞA HAZRETLERİNE YAZDIĞI MEKTUP
Hacı Bektaş Veli, 13. yüzyılda Horasan’dan Anadolu’ya gelerek Sulucakarahöyük’te bir tekke kurmuş burada yetiştirdiği dervişler sayesinde Anadolu’nun Türkleşme ve İslamlaşmasına önemli katkılarda bulunmuştur. Tekkede yetişen dervişler aracılığıyla Bektaşi düşüncesi Anadolu dışındaki bölgelere de yay...
Saved in:
Main Author: | |
---|---|
Format: | Article |
Language: | German |
Published: |
Ankara Haci Bayram Veli University
2025-06-01
|
Series: | Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi |
Subjects: | |
Online Access: | https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/4215201 |
Tags: |
Add Tag
No Tags, Be the first to tag this record!
|
Summary: | Hacı Bektaş Veli, 13. yüzyılda Horasan’dan Anadolu’ya gelerek Sulucakarahöyük’te bir tekke kurmuş burada yetiştirdiği dervişler sayesinde Anadolu’nun Türkleşme ve İslamlaşmasına önemli katkılarda bulunmuştur. Tekkede yetişen dervişler aracılığıyla Bektaşi düşüncesi Anadolu dışındaki bölgelere de yayılmıştır. Osmanlı Devleti içerisinde Bektaşiler, Kalender Çelebi isyanının olduğu dönem haricinde 19. yüzyılın başlarına kadar istikrarlı bir süreç yaşamışlardır. Ancak bazı Bektaşi babalarının Yeniçeri isyanlarını desteklemesi ve Tepedelenli Ali Paşa ile yakın ilişkiler kurması nedeniyle III. Selim döneminde devletin Bektaşilere bakışı değişmeye başlamış ve Yeniçeriler, yapılacak yeniliklerin önündeki en büyük engellerden biri olarak görülmüştür. Nitekim II. Mahmut döneminde 1826’da Yeniçeri Ocağı kaldırılmış, Yeniçerilerin manevi eğitimini üstlenmiş olan Bektaşi tekkeleri kapatılmıştır. Böylece Bektaşiliği gözden düşürmek amacıyla Bektaşilik aleyhine birtakım dedikoduları da içeren eserler yayınlanmaya başlamıştır. Bunlardan en bilineni Esat Efendi’nin 1827 yılında yayınladığı “Üss-i Zafer”, Şirvanlı Fatih Efendi’nin yayınladığı “Gülzar-ı Fütûhat” gibi eserlerdir. Padişah Abdülaziz ve II. Abdülhamit dönemlerinde Bektaşiler fazla sıkıntıyla karşılaşmamışlarsa da bu dönemde Bektaşiler hakkında kitaplar ve risaleler yeniden yayınlanmaya başlamıştır. Bunların arasında ise Harputlu Hoca İshak Efendi tarafından 1874-1875’te yayınlanan “Kaşifü’l Esrar ve Dafiü’l-Eşrar” ve Bektaşilik karşıtı kitaplara reddiye şeklinde Ahmed Rif’at tarafından 1876 yılında yayınlanan “Miratu’l-Makasıd Def’i’l-Mefasıd” gibi eserler örnek gösterilebilir. Bektaşiler hakkında yapılan propagandalar ve yazılan eserler onları, toplum nezdinde olumsuz bir şekilde etkilemesine rağmen Bektaşilerin Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele dönemlerinde ön saflarda yer aldığını görmekteyiz. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra 30 Kasım 1925’te kabul edilen bir yasayla tekke, zaviye ve türbelerin kapatılmasına karar verilmiştir. Buna rağmen Bektaşiler hakkındaki yayınların ve olumsuz propagandaların 1926 yılında dahi devam ettiğini görmekteyiz. Bu çalışmada 1926 yılında İstanbul’da yayınlanan Büyük Gazetesi’de H.A rumuzlu bir muharrir tarafından kaleme alınan ve Bektaşilik hakkında gerçeklerle bağdaşmayan iddialar içeren “Bir Bektaşi Babasının Hatıratı: Bektaşi Tekkesinde Senelerce Neler Gördüm” yazı dizisi üzerine Arnavutluk Meclis-i Müessesat azası S. Luzat’ın Mustafa Kemal Paşa’ya yazdığı ve söz konusu yazı dizisine karşı tepkileri içeren mektup incelenmiştir. |
---|---|
ISSN: | 1306-8253 |